thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Sağlık Sistemi Çöküyor
Tarih: 03-07-2022 09:20:00 Güncelleme: 03-07-2022 09:20:00


Doktorlarımız, özellikle de genç doktorlarımız yurt dışına gitme hayalleri içindeler. ‘2020 yılında 931, 2021 yılında 1405 hekim yurt dışına gitmek için Türk Tabipler Birliği’ne başvurarak “iyi hal belgesi” aldı. Bu yılın ilk 5 ayı itibarıyla başvuru sayısı 942’ye ulaştı. Anlaşılan 2022 yılı, hekim göçünün tavan yapacağı bir yıl olacak. Binlerce hekimin ülkeyi terk etmeleri sağlık sisteminde çöküş demek. Hem de 84 milyon insanımızın sağlığını tehdit eden bir çöküş. Sağlık bir insan hakkıdır ve sağlık sistemi çöken bir ülke “sosyal devlet” niteliğini kaybeder. Siyasetin bu süreci sorgulaması, nedenlerini ortaya çıkarması ve çözüm üretmesi çok acil karşılanması gereken bir ihtiyaç.

 

Sağlık sisteminin koronavirüs salgını sonrasında nasıl harap olduğunu, nasıl çökme noktasına geldiğini hep birlikte görüyoruz. Öncelikle randevu almak tam anlamıyla bir problem. Sadece beş dakikalık bir muayene için resmen bir mücadele yaşanıyor. Muayene ile de bitmiyor, tetkikler için aynı süreç yeniden başlıyor. Radyoloji, laboratuar vs. sonuçlarını elde etmek uğruna insanlar koşuşturuyorlar. Sonrasında en zorlu aşama geliyor: Ameliyat için gün almak, tıbbi malzeme ve ilaç temin etmek. Sağlıklı insanı bile yıldıran, bıktırıcı süreçler. İnsan hayatı söz konusu, ancak nitelikli sağlık hizmetine ulaşmak resmen bir yarışa dönüşmüş durumda. Yarattığı olumsuz sonuçların telafisi imkânsız. Bunu hemen her gün görüyoruz ya da duyuyoruz. Hastalar ve yakınları çaresizlik içindeler. Diğer taraftan hekimler, hemşireler ve aile hekimleri haklı olarak şiddet yasasının ve ücretlerin düzenlenmesini talep ediyorlar ve zaman zaman iş bırakma eylemleri yapıyorlar. Bir grup hekim ise umutlarını tüketmiş ve ülkeyi terk etme noktasına gelmiş durumda. Sağlık çalışanlarının büyük bir stres altında ve bu durumun sürdürülebilir bir yanı yok. Çözüm tabi ki siyasette.

 

Bu hafta DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Sağlıkta Atılım Eylem Planı’nı sundu, herkes için erişilebilir ve adil bir sağlık modelinin ayrıntılarını paylaştı. Sağlık meslek örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla hazırlanan bir model bu. Sağlık sistemindeki mevcut sorunların beş adımda nasıl çözüleceğini açıklıyor. Genel Başkan Babacan’ın sağlık sistemindeki bu büyük dönüşüm için iktidarlarının ilk 90 ve 360 gününü yeterli görmesi ise, eylem planının en çarpıcı boyutu.

 

Eylem Planının birincil hedefi sağlığı korumak. “Sağlık” hastanede değil, evde, sokakta, okulda, iş yerinde, markette, otobüste, metroda başlıyor. Bu nedenle koruyucu sağlık hizmetlerini güçlendirmek gerek. Örneğin,öğün atlayan, yetersiz ve sağlıksız beslenen milyonlarca insanımız, özellikle gençlerimiz var.

 

Tanı ve tedavi kapasitesi yetersiz. Hastalığa yakalandıktan sonraki süreçte vatandaşa kaliteli bir sağlık hizmeti sunmak gerek. Bunun için “sevk” ve “randevu” sistemini iyileştirmek şart. Aile hekimleri sistemin merkezine yerleştirilmeli ve işler olabildiğince ilk basamakta çözülmeli. Bu nedenle aile hekimliği yeniden yapılanacak. Nitelikli aile hekimlerinin sayısı artırılarak, aile hekimi başına düşen nüfus azaltılacak. Aile hekimlerinin ve destek personelinin gelir, özlük ve sosyal hakları güçlendirilecek. Ayrıca bu hekimler; gereksiz işlemlerle uğraşmadan, bürokrasiye boğulmadan hekimlik yapacaklar. Merkez binaları, teknik donanımları iyileştirilecek, hizmet kapasiteleri artırılacak. Aile hekimliği, hastaneye sevk için göstermelik bir adım olmaktan çıkartılacak. Bu arada aile hekimlerinin Şehir Hastaneleri’ne yönlendireceği hastalara ücretsiz ulaşım sağlanacak. Ayrıca Şehir Hastaneleri periyodik olarak teknik, idari, hukuki ve yasama denetimlerine tabi tutulacak.

Sağlık çalışanlarının maaşları yetmiyor, ama çalışma saatleri sürekli artıyor. Hekimlerin tanı süreleri azalırken, nöbet süreleri artıyor. Bu süreçte kendilerine saygıları azalırken, gördükleri şiddet giderek artıyor. Bu nedenle yetiştirdiğimiz hekimlerimiz başka ülkelere göç ediyorlar. Hekimlerin çalışma koşulları ile ilgili en önemli sorun alan “sağlıkta şiddet”. Hekimlere saldıranlar serbest bırakılıyor, diplomasını herkesin gözü önünde yırtan hekimler var. Hekimlik mesleği itibarsızlaştırılmış durumda. Bu nedenle hekimlerin saygınlıklarını ve can güvenliğini korumak, siyasetin öncelikli işi olmalı. Sağlık çalışanlarının hastaya odaklanmaları için bunun yapılması gerek. Günde 150- 200 kişiyle muhatap oluyorlar ve herkese en fazla 5 dakika süre ayırabiliyorlar. 5 dakikada hastayı dinlemek, muayene etmek, tanı koymak ve ilaç yazmak olacak iş değil. Muayene süresini Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği standartlara çıkartmak gerek. Çalışma saatleri ile ilgili bir düzenleme yapılmak zorunda. Ayrıca performansa bağlı gelir sistemini hayata geçirmek kaçınılmaz bir ihtiyaç.

 

Türkiye sağlık hizmetlerinde teknolojik dönüşümün gerisinde kalmamalı. Biyoteknoloji ile gen ve hücre arasındaki teknolojilerle geliştirilen ilaçlar Türkiye’de üretilmeli, dahası Türkiye bu alanda dünya lideri olmalı. Bir başka hedef, hasta - hekim ilişkisinde teknolojiden faydalanmak. Vatandaş “Doktorum hep yanımda” projesi ile cep telefonundan 7/24 görüntülü arayarak sağlık hizmetine ulaşabilecek ve hattaki uzman doktor ile görüşebilecek.

 

Bu yeni sistemin finansmanı için mevcut sistemin yeniden yapılanması gerekiyor. Sağlık ürün ve hizmetlerinde fiyatlama ve geri ödeme sistemini sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak şart. Fiyatlama ve geri ödeme süreçleri bu nedenle yenilenecek. Böylece vatandaşlarımız yeni nesil ilaç ve tedavi süreçlerine rahatlıkla erişebilecekler.

                                                                       ***

Sağlık sitemindeki neo- liberal politikalar, sağlık hizmetlerini küresel kapitalist siteme açık hale getiriyor. Hâlbuki sağlık sorunu çok boyutlu bir kavram; sosyoekonomik ve kültürel bileşenleri var. Bu nedenle çevre sorunları, yoksulluk, işsizlik, gelir dağılımı gibi yapısal sorunlarla birlikte ele alınması gerekli. Neo- liberal politikaların yarattığı sağlık sorunlarının hastalık üretmesi ve sağlık hizmet maliyetlerini artırması kaçınılmaz. Sağlık hizmetinin ticarileşmesi, sağlık çalışanlarını “sağlık hizmetini satanlar” haline getirebilir. Bu durumda hastalar artık müşteri konumuna gelirler. Daha kaliteli sağlık hizmetine erişebilmek, ancak daha fazla ödeme yapmakla mümkün olur. Bu nedenle, sosyal devlet ilkesi gereği, vatandaşın ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti alması çok önemli.

 

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın (SDP) başlangıçta sağlık hizmeti erişiminde kolaylaşmaya neden olduğu, ancak uzun vadeli bakıldığında yapısal bazı sorunların daha da artabileceği unutulmamalı. Performans sistemi ve tam gün yasası ile kamudan özel sektöre çekilen hekimler nedeniyle hastalar, sisteme mecburen iştirak etmek zorunda bırakılıyor. Ayrıca, sağlık çalışanlarının bölgeler arası dağılımında eşitsizlikler var. Bunların giderilmesi, aşırı iş yükü altında ezilen ve motivasyon kaybı yaşayan sağlık çalışanlarının sorunlarına acilen çözüm bulunması gerekiyor.

 

Deva Partisi’nin 11. Eylem planı olarak sunduğu Sağlıkta Atılım Eylem Planı’nı önemli buluyorum. Daha önce duyurduğu diğer eylem planları gibi, bu planı da kamuoyunda tartışmaya açması katılımcı demokrasi anlayışının somut bir örneği. Daha önce siyasal yaşamımızda görülmemiş bir durum. Vatandaş kendisi ile ilgili karar alma sürecinde, bu imkanı veren siyasal partilerle etkileşime girebilir, önerilerde bulunabilir, gerek duyarsa itiraz edebilir. Bugün Türkiye’de sadece ekonomik kriz değil, sağlık krizi, eğitim krizi, adalet krizi, mülteci krizi vs. gibi çoklu kriz ortamı var. İnsanlar var olma mücadelesi veriyorlar. Türkiye’yi yönetme iddiası taşıyan siyasal partilerin, ülkenin temel sorunlarına ait çözüm önerilerini kamuoyuna sunmaları gerek. Yeni siyaset; hamasi nutuklarla, gerçek ötesi söylemlerle ve kimlikler üzerinden insanları kutuplaştırarak değil, seçmenin sorunlarına gerçekçi çözümler önererek yapılmak zorunda. Bildiklerinin doğruluğundan kuşku duymayan, onları terk etmeyi beceremeyen “eski siyaset” temsilcilerinin, aynı bilinçle farklı sonuçlar almalarını beklemek hayalcilikten ve zaman kaybından başka bir şey değil.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU



Bu yazı 23306 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI