Murat Taylan'ın sunduğu Mercek'in bu haftaki konukları; Eski Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, Gazeteci Mehmet Ali Güller, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Gazeteci Ümit Zileli ve Gazeteci Hüsnü Mahalli oldu. Programda: Mafya ve siyaset ilişkisi, Suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddiaları, muhalefet partilerinin bir süredir gündemde tuttuğu 128 milyar doların nerede olduğu gibi konular konuşuldu.

“TAM BİR ÇÜRÜMÜŞLÜKLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Programa konuşmacı olarak davet edilen CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’in açıklamaları damga vurdu. Yaşanan süreci değerlendiren Muharrem Erkek; “Tam bir çürümüşlükle karşı karşıyayız. 2002’de AK Parti tek başına iktidar olmadan önce bir taahhütte bulunmuştu seçmene ve milletimize. ‘3Y ile mücadele edeceğiz’ dediler; yasaklar, yolsuzluk ve yoksulluk dediler. Maalesef tek başına iktidarlarının sonunda; milletimiz her istedikleri yetkiyi verdi, tek başlarına iktidar yaptılar. Son üç yılda da Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi adı altında çok ciddi yetkiler verdi. Tek Adam, Patronlu Başkanlık Sistemini de verdi. Ama gelinen noktada bırakın mücadeleyi; yasaklarda, yoksullukta ve yolsuzluklarda büyüdü. Başka Y’lerde eklendi; mesela yozlaşma, yönetememe bunlarda eklendi. Tam bir yozlaşma ile karşı karşıyayız” dedi.

“ELİNİ KOLUNU SALLAYA SALLAYA ÇIKIP GİTTİĞİ ANLAŞILIYOR”

Suç örgütü liderinin kendisine polis teşkilatı içerisinden bilgi geldiğini bunun üzerine yurtdışına kaçtığını açıklaması sonrasında ortaya atılan iddiaları değerlendiren Muharrem Erkek; “Dönem dönem suç örgütleri ile karşılaşabiliriz. Bu tip iddialarla karşılaşılabilinir, keşke hiç olmasa. Önemli olan sizin ne yaptığınızdır. Siyasi iradenin ne yaptığı, yargının ne yaptığıdır. Sedat Peker yurtdışına kaçmadan önce ki elini kolunu sallaya sallaya çıkıp gittiği anlaşılıyor. Çıkmadan önce neler yapılıyordu? Kendisine koruma tahsis edildi. Çakarlı araçlarla il il gezip mitingler düzenliyordu. 16 Nisan 2017 tarihli referandum öncesi mitingler yaptı ‘Ben Partili Cumhurbaşkanlığı sistemini destekliyorum, Evet vereceğim’ dedi. Bütün bunları nasıl yapabildi? Nasıl müsaade edildi? Bütün bu toplantı ve mitinglerinde çok ciddi suçlar vardı. İnsanları ölümle tehdit ediyordu. Bizim ülkemizde suç organizasyonları çakarlı araçlarla gezecekse, korumalar tahsis edilecekse, hükümetin ve siyasi iradenin desteği olmadan bunlar yapılabilir mi? Bunlara neden ve nasıl müsaade edildi” dedi.

“KOALİSYONA MAFYA’DA EKLENMİŞ”

Suç örgütü liderinin barış akademisyenleri hakkındaki açıklamaları, Başkanlık rejimi referandumunda miting düzenleyip oy istediği olayları hatırlatan Muharrem Erkek; “Referandum öncesinde ‘Koalisyonlar dönemini bitireceğiz’ diyorlardı. Bizde ‘tam aksine bu sistemle koalisyonlar olur’ diyorduk. Şimdi Cumhur İttifakı artı Mafya koalisyonunu görüyoruz. Koalisyona mafya da eklenmiş. Açıkça bazı ilişkiler ortaya çıktı; Mafya-Ticaret-Siyaset-İktidar ilişkileri açıkça ortaya çıkınca toplumda infial oluştu. Sedat Peker adamlarıyla beraber il il mitingler yapabiliyor. Cumhur İttifakının ortağı cezaevinde bir başka suç örgütü liderini ziyaret ediyor. Çakıcı için özel af çıkartılıyor. İnfaz kanunu aslında özel bir af kanunu niteliğindedir. Komisyonlarda, mecliste bunu dile getirdik, uyardık. Çakıcı cezaevinden çıktıktan sonra Genel Başkanımıza tehditlerde bulunuyor. Bu tabloyu ülkemiz hak ediyor mu? Hukuk Devletinden uzaklaştıkça bunları yaşarsınız” dedi.

“BİR TANE CUMHURİYET SAVCISI HAREKETE GEÇEMİYOR”

Ortaya atılan iddiaların günlerdir konuşulmasına rağmen hiçbir yargı mensubunun harekete geçmediğine dikkat çeken CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek; “Bir devlet hukuk devleti değil ise; nasıl tanımlanabilir. Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran bu sistem, bu Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile hukuk devleti sıfatını kaybettik. Kuvvetler ayrılığının olmadığı bir sistemde hukuk devletinden bahsedemeyiz. Kuvvetler Ayrılığının olmadığı yerde keyfilik vardır, hukuksuzluk vardır, suç örgütleri ile ilişkiler vardır. Bir tane Cumhuriyet Savcısı harekete geçemiyor. Cumhuriyet Savcılarının kendiliğinde harekete geçme yetkileri vardır ama harekete geçemiyorlar.  Anlattıkları içerisinde cinayet var, taammüden adam öldürmeye teşebbüs eylemleri var. Uyuşturucu ticareti var; gözaltındaki bir insanın darp edilmesi var. Gözaltındaki bir insana nasıl böyle bir muamele yapılabiliniyor? Talimat olmadan, iktidarın, siyasetin müdahale olmadan böyle bir şey olabilir mi? Öyle bir sistem ki; tam bir hukuksuzluk, keyfilik, sorumsuzluk, Tek Adam isterse soruşturma açılacak, istemezse açılmayacak. Bu iddiaların araştırılması lazım, ilgili ve muhataplarının çağırılıp ifadeleri alınması lazımdır. Soruşturmayı yaparsınız. TBMM açılır açılmaz biz gereken hamleleri yapacağız. Bu konuda ciddi bir şekilde araştırma komisyonu kurulmasını talep edeceğiz. Bakalım iktidar ne yapacak onu da hep birlikte göreceğiz” dedi.

“İKTİDAR İÇİNDE BELLİ GRUPLARIN ÇATIŞMALARI VAR”

AK Parti içerisinde ve sarayda bir takım grupların çatışma halinde olduğunu söyleyen Muharrem Erkek; “Çatışmalar olduğu açıkça görülüyor. İktidarın içinde belli grupların çatışmaları var. Asıl sorun da buradan çıkıyor; demokrasi ve hukuktan uzaklaşılması. Demokrasilerde ‘Reis’ diye bir kavram olur mu? Reis deniliyor mesela.. Medyanın bir bölümü bir grubun ölünde, başka bir bölümü öbür grubun elinde; basın özgürlüğü ortadan kalkmış. İddialara baktığımız zaman can ve mal güvenliği ortadan kalkmış. Her şeyden önemlisi iddiaların soruşturulamıyor olmasıdır. Saray iktidarında öyle bir yozlaşma var ki; üniversite öğrencilerine yapılan, kadınlara yapılan soruşturmaları görüyorsunuz. Akademisyenlere, milletvekillerine, gazetecilere soruşturma açıyorlar. Devletin temeli olan adalet çürüdü. Asıl beka sorunumuz budur. Yargı ağır bir baskı altında; siyasetin tahakkümü altında” dedi.

EL DEĞİŞTİREN HİSSELER.. KOKAİN..

Sedat Peker’in iddialarını da tekrarlayan Muharrem Erkek; “Bir örnek vereyim; Sokar çok büyük bir gaz ve petrol şirketi. İddialar var; Sokar’ın belli bir hissesinin Erdoğan’ın ailesinin elinde olduğu, Erdoğan’ın eniştesi Ziya beyde olduğu yönünde. Sonra bu hisselerin devredildiği, bu hisselerin sonradan Erdoğan ailesine yakın bir grubun eline geçtiği, Sabah gazetesi grubunun bununla alındığı… Bunlar gibi başka birçok iddia var.  Mesela Kolombiya ve Panama’dan uyuşturucunun Türkiye’ye gönderildiği söyleniyor yetkili makamlar tarafından. Şimdi ne yapılması lazım? Derhal bir soruşturma açılıp, bir Başsavcı koordinasyonunda ilgili ülkelerden bilgi ve belge istenmesi gerekiyor ama hiçbir şey soruşturulamıyor. Hukuk devleti ortadan kalktı asıl sorun budur. Yaşadığımız bu sistem demokrasi değil monokrasi’dir. Bu sistemde her şey bir kişinin keyfine kalmıştır” dedi.

“İÇİŞLERİ BAKANI DERHAL İSTİFA ETMELİDİR”

İçinde bulunduğumuz sistem, düzen o kadar büyük sorunlar yaratıyor ki; devlet ve hükümet birbirine girmiş durumda. Devlet ile hükümeti, siyasi iktidarı da ayırmak lazım. Çok büyük bir yozlaşma var. İçişleri bakanı derhal istifa etmelidir. Bu kadar çürümüşlüğü, yozlaşmışlığı kaldıramaz bu devlet. Yozlaşma o kadar büyük ki.. Sayın bakan bir twit atmış bir niteleme yapıyor. Peki, bu adam yurtdışına çıkmadan önce korumalarla, çakarlı araçlarla il il mitingler yaparken; Sedat Peker farklı birimiydi. Önce bunu bir cevaplasın Süleyman Soylu. Bu nasıl bir çelişkidir, nasıl bir siyasi ahlaksızlıktır? Sedat Peker insanları tehdit ederken; referanduma destek isterken farklı biri miydi bu adam? İçişleri Bakanına şunu da sormamız lazım; Sedat Peker bile sizin uygulamalarınızdan şikâyet eder hale gelmiş. Ne kadar ironik bir durum değil mi? Evinde yapılan arama yapılma şekline, arama saatine, basına veriliş şekline nasıl itiraz ediyor. İnsan hakları herkes için geçerlidir. ‘Bir kadın polis bile yanlarına almadan arama yaptılar, çocuklarım var, eşim var. Eşimin özel eşyaları var, bir kadın polis neden alınmadı’ diyor. Sedat Peker bile şikâyet ediyor. Süleyman Soylu ‘torbacıların yakalayıp ayaklarını kırın’ talimatı vereceğine ki torbacıların ayaklarını kıramazsınız yakalayıp adalete teslim edersiniz. Onun cezasını yargı verir. Bunları söyleyeceğinize Türkiye’ye Kolombiya’dan gönderilen kokaini neden araştırmıyorsunuz? Bunun üzerine neden gidemiyorsunuz? Ülkemiz bu kadar çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu, yozlaşmayı hak ediyor mu? Bu yüzden derhal istifa etmelidir.

“MECLİSTE ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURMAK İÇİN EVET DİYECEKLER Mİ, GÖRECEĞİZ”

16 Nisan 2017 tarihli referandumda 105 ve 106’ncı maddeleri anayasaya eklediler. Cumhurbaşkanının, yardımcılarının ve bakanlarının nasıl korunduğu, onları yargılamanın fiilen nasıl imkânsız hale getirildiğini göreceksiniz. Bir bakanı Yüce Divana gönderebilmek için 400 vekilin el kaldırması gerekiyor. Böyle bir şey mümkün mü mecliste? Böyle bir koruma kalkanına aldılar kendilerini. Üstelik bu koruma ömür boyu! Görev bittikten sonra da devam ediyor. OHAL dönemindeki referandumda işte bu değişiklikler yapıldı. Sorun bu sistemde olduğu için bu sistemi değiştireceğiz. Meclis açıldığında bakalım göreceğiz. Bu araştırma komisyonu kurulabilecek mi kurulamayacak mı? Soruşturma komisyonu kurulabilecek mi? Cumhuriyet Savcıları bakalım bu iddialarda adı geçenler hakkında işlem yapabilecekler mi? Hepsini göreceğiz” dedi.