Müslüman adam çalar mı?

"Müslüman adam çalmaz ki, bunu anlatamadığımız kesimler var"

10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Büyük Uzlaşı adayı olarak açıklanan Porf.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı, seçim kampanyası hakkında açıklamalarda bulunan CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, Cumhuriyet Halk Partisi neden kendi içerisinden aday çıkartmadı sorusuna da cevap verdi; “Cumhuriyet Halk Partisi içerisinden aday tabi ki çıkartırdık. Örneğin Deniz Baykal, eski genel başkanımız aday olabilirdi. Meydanlara çıktımıydı gümbür gümbür ortalığı ayağa kaldırırdı,  vururdu, çakardı her şeyi söylerdi. Bizde kendisini keyifle dinlerdik; ne güzel söyledi, millet nasıl ayağa kalktı derdik, bunları çok konuşurduk ama ne oy alırdık? Bizim yerel seçimlerde oyumuz yüzde 28’dir. Alacağımız oy oranı da yüzde 25-30 olurdu” dedi.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Büyük Uzlaşı adayı olarak açıklanan ve şu an itibariyle on partinin desteklediği ortak aday Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Ekmel Bey ilk aday olduğu zaman ona destek veren partiler içerisindeki hatta CHP içerisinde de bazı milletvekili arkadaşlarımız bu adaylığa tepki göstermişlerdi. Ama Ekmek Beyi tanıdıkça o tepkiler azaldı ve zaman içerisinde AKP dışındaki tüm partiler diyelim Ekmel Beye destek vermeye başladılar. Tabi bunda Ekmel Beyin kişiliği ve kariyeri de çok önemli oldu. Kendisi çok değerli, önemli bir bilim adamı olmanın yanı sıra Birleşmiş Milletlerin ardından dünyanın ikinci büyük örgütü olan İslam Konferansı Örgütü’nün uzun yıllar genel sekreterliğini yapmış bir insan. Yabancı dili ile olsun kültürü ile olsun çok farklı bir insan. Bu süre içerisinde kendisini de yakından tanıma şansı bulduk; çok sevecen, demokrat ve çağdaş bir aile yapısına sahip birisi. Şuan ki adaylar içerisinde Cumhurbaşkanlığı koltuğunu taşıyabilecek tek insan.

 

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adının ortak aday olarak açıklanması toplum üzerinde büyük bir şaşkınlık yarattı. Siz bekliyor veya biliyor muydunuz ortak aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adının açıklanacağını? Yoksa parti içerisinde farklı bir aday mı bekliyordunuz?

 

Zaman zaman milletvekili arkadaşlarımızla kendi içimizde yaptığımız toplantılarda da söylüyor, konuşuyorduk; “Türk toplumunun yapısını görmemiz gerekiyor. Toplumun yapısını görebilirsek iktidar oluruz, yapıyı göremez, anlayamazsak iktidar olamayız” diyorduk. Bu yapıya en uygun adayında düşününce Ekmeleddin İhsanoğlu olduğunu gördük. O sürece geri dönersek hiç birimizin aklından Sayın İhsanoğlu’nun adı geçmiyordu. Yalnız o gün karar açıklanmadan önce internette gazeteleri incelerken Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adını gördüm; ‘Demek ki Ekmeleddin İhsanoğlu’nu açıklayacaklar’ dedim. Çünkü haberin içeriden alınmış bir bilgiye dayalı olduğunu biliyordum. Sonuç olarak partimizin genel başkanı bir karar almıştır ve bizde alınan bu karara elimizden geldiğince destek oluyoruz. Ondan sonraki süreçte imza mı da attım. Daha sonra Genel Başkanımız Ekmel Bey ile ilgili olarak görevlendirdiği birkaç milletvekilinden birisi olarak programlarını düzenliyoruz.

 

Uzlaşı adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ismi açıklanmasaydı CHP içerisinde Cumhurbaşkanlığı için başka bir isim yok muydu? Bu konuda CHP’ye yönelik büyük eleştiriler oldu kamuoyunda. Bu tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Şu aday olabilirdi, bu aday olabilirdi diye düşünmemek lazım. Önce şunu bakmamız lazım; biz neyin adayını çıkartacağız; Cumhurbaşkanı adayı çıkartacağız. Bir Cumhurbaşkanı adayı siyasi bir partinin adayı olmamalıdır. Aradaki farka bakmamız gerekiyor burada; Recep Tayyip Erdoğan çıktı dedi ki ‘Ben tarafım’. Sen bütün bir ülkenin Cumhurbaşkanı olacaksın, sen bir partinin Cumhurbaşkanı olmayacaksın, o parti kimliğini bırakacaksın artık. Ama ne yazık ki kendisi taraf olduğunu açıkladı. Ekmel Beye dönersek, kendisinden bizzat duyduğum ve basına da yansıyan bir demeci var; ‘Başı kapalı üniversiteli kızlarıma Sıkma başlı, Gezi’de ki çocuklarıma da çapulcu dedirtmem’ dedi. Bu ne demektir; ben herkesin Cumhurbaşkanı adayıyım, tüm vatandaşlarımı kucaklıyorum demektir. Tüm bunları göz ününe aldığınızda Ekmel Bey bir uzlaşının adayı olarak ortaya çıkması doğru bir tercihtir.

 

Cumhuriyet Halk Partisi içerisinden aday çıkartamaz mıydık, tabi ki çıkartırdık. Örneğin Deniz Baykal, eski genel başkanımız aday olabilirdi. Meydanlara çıktımıydı gümbür gümbür ortalığı ayağa kaldırırdı,  vururdu, çakardı her şeyi söylerdi. Bizde kendisini keyifle dinlerdik; ne güzel söyledi, millet nasıl ayağa kalktı derdik, bunları çok konuşurduk ama ne oy alırdık? Bizim yerel seçimlerde oyumuz yüzde 28’dir. Alacağımız oy oranı da yüzde 25-30 olurdu, MHP’nin alacağı oy oranı bellidir. Biz burada genel başkan seçmiyoruz, milletvekili seçmiyoruz; biz Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanını seçiyoruz. Dikkat ederseniz ortak adayı belirlemeden önce Türkiye’nin önde gelen STK’ları, siyasi partilerle, oda temsilcileri ile görüştük. Soruldu orada; ‘Türkiye’nin Cumhurbaşkanı adayı nasıl olmalıdır’ diye. O toplantılar sonucunda ortaya belli kriter ve beklentiler çıktı; yoksul-yetim hakkı yememeli, harama el uzatmamış olmalı, çalmamalı, halkını dövmemeli, küfür etmemeli ahlaklı olmalı gibi kriterler ağırlık bastı. Bu beklentilere en uygun aday olarak da Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ismi belirlendi, her kesimden oy alabilecek karakterli dürüst bir aday olarak.

 

Ekmeleddin İhsanoğlu için şu anda Çanakkale’de yapılan çalışmalardan kısaca bahseder misiniz?

 

Burada partilerle birlikte yürüttüğümüz çalışmalarımız devam ediyor. Bizim avantajımız Çanakkale’de insanlara ulaşmak kısmen diğer illere göre çok daha kolay, halka anlatmak daha kolay. İlçelerde normal seçim zamanlarında yapılan çalışmaların aynısı şu anda da yapılmaya devam ediliyor. Milletvekilleri olarak bizlerde Çanakkale’de olduğumuz süre içerisinde bu çalışmalara katılıyoruz. Parti ziyaretleri ile başladığımız çalışmalarımız zaman zaman diğer parti yöneticileri ile yaptığımız toplantılarla sürdürülüyor. Vatandaşa Ekmel Bey üzerinde uzlaştığımızın mesajını vermeye gayret sarf ediyoruz.

 

Adaylık başvuruları kesinleştikten sonra başlayan süreç çok kısa bir süreç, bu kadar kısa bir sürede bırakın bir ülkenin Cumhurbaşkanını seçmeyi, bir mahalleye muhtar bile seçemezsiniz. Üstelik bu seçimde Cumhurbaşkanını halk seçecek, parlamento seçse sorun olmazdı. Halk seçeceği için adayların kendilerini halka anlatmaları gerekiyor. bir tarafta olanaklarıyla kendini halka anlatmaya çalışan Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın Porf.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, diğer tarafta hala başbakan, başbakanlığı bırakmayan; devletin parasından polisine, uçağından helikopterine kadar devletin her imkanından sonuna kadar faydalanan bir Recep Tayyip Erdoğan var. Tamamen eşitsiz, tamamıyla haksız bir rekabet yaşanıyor. Şöyle bir örnek vermek istiyorum ki aynı zamanda ne kadar acı bir durum ki; Recep Tayyip Erdoğan o kadar halkından korkuyor ki her gittiği yerde 400-500 polis onu koruyor yetmiyor TBMM içerisinde bile koruma ordusu ile geziyor. Bir ülkenin Başbakanı Mecliste koruma ordusu ile gezer mi? Ekmel Bey ise 3-4 koruması ile halkın içerisinde kampanyasını yürütüyor, bazen gittiği illerde devlet ya polis koruması veriyor ya vermiyor.

 

 

Ekmeleddin İhsanoğlu’na irili ufaklı birçok parti artarda destek mesajları yayınladılar. Bugün itibariyle on siyasi parti İhsanoğlu üzerinde uzlaştıklarını açıkladılar. Destek mesajı veren bu partilerin kendi tabanları İhsanoğlu’na sizce oy verecekler mi?

 

Her zaman söylüyoruz Ekmel Bey bizim partimizin adayı değildir, üzerinde MHP, DSP, DP gibi birçok partinin uzlaştığı bugün ise 10 partinin üzerinde uzlaştığı bir adaydır. “O partilerin oyumu var sanki” diyebilirsiniz belki ama o partilerin oyları bugün AKP’ye gidiyor. Ben inanıyorum ki Recep Tayyip Erdoğan’ın yok saydığı diğer partiler Türkiye genelinde yüzde 7-8’lere gelsinler oy olarak; AKP’ye oy vermiş kesimler yine kendi partilerine dönerler. Ben inanıyorum ki bu seçimde de eski partileri Ekmel Beye destek verdiği için AKP’ye oy veren seçmenler bu seçimde Ekmel Beye oy vereceklerdir ve Ekmel Bey alacağı yüzde 60 oy oranı ile ilk turda halkımızın Cumhurbaşkanı olacaktır. 10 Ağustos bu noktada bir dönüm noktası olacaktır.

 

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığının açıklandığı günden bu yana görüyoruz ki halkın tepkisi dindi, özellikle sosyal medya üzerinde gerek ismi ile olsun, gerek kişiliği ile ilgili olsun yapılan eleştiri ve şakalar bilinirliğini arttırdı. Bilinirliği arttıkça oylarının arttığını gösteren anketler yayınlandı. Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medya üzerindeki popülaritesini yakaladığı ve geçtiğine dair araştırma sonuçları yayınlandı. Bu ilgiyi siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Sosyal medya araçları olarak Facebook, twitter olsun bunlar çok önemli ve etkileyici platformlar. Recep Tayyip Erdoğan’da zaten sırf bu yüzden zaman zaman sosyal medyayı kapatmaya veya engellemeye yönelik girişimlerde bulundu. Biliyorsunuz youtube uzun süre kapalıydı, twitter’a bir süre erişim engellendi. İnsanların haber alma özgürlüğüne müdahale ettiler. Bir yanda televizyonlara, gazetelerin çoğuna hâkimsiniz Ana Akım Medya tarafından bir şekilde destekleniyorsunuz. Ama sosyal medyaya hâkim değiller, onu da engellemek için her şeyi yapmaya çalıştılar. Elinden gelse bilgisayarları yasaklayacak.

 

Özellikle son yıllarda Sosyal Medya’nın gücünü gözlemleyebileceğiz kitle olayları oldu. Sizce bundan sonraki seçimlerde adaylar sosyal medyayı nasıl kullanacaklar?

 

Sosyal medyanın göz ardı edilemeyecek bir rolü olduğunu Gezi Parkı olayları sürecinde gördük, insanlar haberleşme aracı olarak kullanıyorlar. Bu açıdan baktığınızda sosyal medyanın önümüzdeki seçimlerde rolünün çok daha büyük olacağına inanıyorum. Şöyle bir örnek vermek istiyorum; Devletin bir yayın organı olan TRT, ekranlarında Recep Tayyip Erdoğan’ı beş yüz dakika gösteriyorsa günde; diğer iki adaya beş dakika zaman tanıyor. Şimdi bizim vergilerimizle kurulan TRT maalesef AKP yayın organı olarak faaliyet gösteriyor. Ulusal medyanın çoğunluğu ellerinde zaten, onlarda da durum aynı. Halka gerçekleri yansıtmaya çalışan aralarından cımbızla çekebileceğiniz birkaç medya kuruluşu var adil davranan. Böyle olunca da sosyal medyanın önemi çok daha fazla ortaya çıkıyor. Ekranlarda kendine yer bulamayan adaylar sosyal medyada spotlar halinde yaptıkları çalışmaları halka duyuruyorlar. Halkla bir şekilde iletişim halinde oluyor, düşünce ve duygularını paylaşabiliyorsunuz insanlarla. Sosyal medyanın dünde önemi vardı, bugünde var yarın ise çok çok daha fazla bir önemi olacaktır. Milletvekilliği adaylı sürecinde de önemli olacaktır, hükümetin yaptığı haksızlıkları duyurmak konusunda da önemlidir.

 

Sosyal Medyanın bir de güvenilirlik boyutu var, birçok yalan haber ve spekülasyonda yapılmaya müsait bir ortam. Bunun olumsuzlukları olmayacak mı?

 

(Gülerek) Biz her gün Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerini ve yalanlarını izliyoruz ya ekranlarda. Sosyal medyanın fıtratında bunların olması da normaldir; şakada olur, yalanda olacaktır.

 

CHP’de değişiklikler görüyoruz; yerel seçimlerde Mustafa Sarıgül ve Mansur Yavaş’ın adaylıklarını gördük. Şimdi de ortak aday olarak Ekmeleddin İhsaoğlu’nun adaylığı. CHP’de neler oluyor?

 

CHP olarak iktidar olmak istiyorsak Türkiye’nin toplum yapısını iyi çözmemiz gerektiğine inanıyoruz. Önemli olan bu noktada uzlaşıyı sağlamak, topluma derdimizi anlatmamız gerekiyor. Seçim dönemlerinde bunu çok gördük; vatandaşlara bakın çaldılar, ayakkabı kutularında götürdüler dedik; vatandaş “Başı secdeye gidiyor, Müslüman adam çalsın” dedi. Bunları gördük. Müslüman adam çalmaz ki, bunu anlatamadığımız kesimler var. Müslüman adam çalar mı? Müslüman insan teröre destek verir mi? Maalesef toplumumuzdaki yapının bir kısmı bu şekilde. Toplumumuz ikiye ayrılmış durumda bir kesim; Laiklik, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerine inanan, demokrat bir kesim bunun öncülüğünü de yapan CHP,  bir diğer kesim ise Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Laik, devrimci Türkiye Cumhuriyetini sonlandırıp yerine İslam devleti, parantez içerisinde söylüyorum şeriat devleti kurmak isteyen bir AKP. O yüzden seçimlerde Mustafa Sarıgül, Mansur Yavaş gibi adayların gösterilmesi gayet normaldir. Bizim artık derdimiz o aday olsun bu aday olsun değil; Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyeti savunmak, korumaktır.

 

Gezi Parkı olaylarının bunda çok büyük etkisi olmuştur. Gezi Parkı olayları bir şeylerin olabileceğini gösterdi ve bunun sonucunda da Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmasını çizdi. Türk halkı Gezi olaylarında isterse neler yapabileceğini göstermiştir. Bunun etkileri de hala devam ediyor. İnşallah 10 Ağustos tarihinde Türkiye kazanacak, bunda da Gezi olaylarının etkisi mutlaka olacaktır. Biliyorsunuz gayet masumane bir şekilde ortaya çıkan Gezi Parkı olayları, polisin daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın polisinin vatandaşa uyguladığı orantısız güç ve zulümdür. Doğuracağım çocuğa karışma, yaşantıma karışma gibi isteklerin toplum tarafından bir başkaldırıya dönüşmesidir. Zaman içinde Gezi olaylarına halkta destek vermeye başladı; baktılar ki kontrol edilemiyor bu süreç o zamanda bu masumane direnişin içerisine provokatörleri sokmaya başladılar, elinde palasıyla insanları kovalayanları gördük, çok vatandaşımız yaralandı, ölenlerimiz oldu. Çanakkale’de 13-14 yaşında bir çocuğumuz yargılandı. Aslında bunların hepsi gençlerimize kadınlarımıza yapılan baskıdır. Şimdi tutmuş diyorlar ki; sokakta kadınların kahkaha atması ahlaksızlıktır. Başbakan yardımcısı kalkıp bu cümleleri için özür dileyeceğine; kocasını bırakmış kadın başka erkekle tatile çıkıyor, direk gördü mü dayanamıyor gibi şeyler söylüyorlar. Böyle bir ahlaksızlık olabilir mi? Bunların kafasındaki kadın imajı çok farklı, 2023 vizyonlarında kadın bunlar için konuşmaz, sokakta kocasının arkasında yürür, çalışamaz, çarşafa bürünür. Kafalarının içlerindeki Türk Kadınını bunlar zaman zaman anlatıyorlar; bazen Recep Tayyip Erdoğan, bazen Bülent Arınç bazen de diğer bakanlar söylüyorlar. Yeni Türkiye söylemleri var; işte bunların hepsine halkımız karar verecek. Burada kadınlarımıza büyük işler düşüyor ya Yeni Türkiye adı altında İslam devletine oy verecekler ya da Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin geleceğine oy verecekler. Biz gülen bir Türkiye istiyoruz, onlar gülümsemeyi ahlaksızlık olarak görüyorlar.