thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Dr. Mithat Atabay


Facebookta Paylaş









Bir Günde Nasıl Fakirleştik?
Tarih: 30-09-2017 08:37:00 Güncelleme: 30-09-2017 08:37:00


Türkiye II. Dünya Savaşı’na katılmadığı halde, savaşın getirdiği uluslararası ekonomik koşullardan büyük ölçüde etkilendi. Türkiye’de sürdürülen savaş hazırlığı ülkenin ekonomisinde büyük sarsıntılara yol açtı. Makine ve hammadde ithalatındaki daralma yurtiçi sanayi üretimini olumsuz yönde etkiledi.

 

II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile Türkiye’deki ekonomik gelişme normal seyrini değiştirdi. 1939 yılının sonlarından itibaren piyasadaki ithal mallar son derece kıtlaştı. Buna paralel olarak ithal malların stok ve karaborsacılığı yaygınlaştı. Bu arada savaş süresince Türkiye’de izlenen ekonomik politika toplumsal dengeyi sarstı, toplumsal dengedeki bozukluğun giderilmesi için çeşitli ekonomik yöntemler izlenerek enflasyonist girişimlerle, baskıcı ve kontrolcü tedbirler bir arada yürütülmeye çalışıldı.

 

Hükümet, savaş yıllarında Türk Lirasının değerini yabancı paralar karşısında yüksek tutan bir para politikası izledi. İzlenen para politikası ile birlikte genel enflasyondan doğan fiyat artışları, ithalat yapan tüccarların kazançlarını büyük ölçüde arttırdı.

 

Savaş yılları Türkiye’de ticaret burjuvazisinin ve piyasaya yönelik büyük toprak sahiplerinin aşırı güçlendiği yıllar oldu. Buna bağlı olarak bu kesimin ekonomik ve siyasal alandaki etkinlikleri savaş sonunda kendini gösterdi. Büyük halk kütlesi ise savaşın ekonomik sıkıntılarını savaş sonrasında çekti.        

Savaş bittikten yaklaşık bir yıl sonra 21 Temmuz 1946’da seçimler yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 5 Ağustos’ta toplandı. Meclis Başkanlığı için Kazım Karabekir, Cumhurbaşkanlığı için İsmet İnönü’yü aday gösterildi. Muhalefetin adayları ise, Meclis başkanlığı için Yusuf Kemal Tengirşek, Cumhurbaşkanlığı için Mareşal Fevzi Çakmak’tı. Kazım Karabekir Meclis Başkanlığı’na, İsmet İnönü Cumhurbaşkanlığı’na seçildi. Cumhurbaşkanı ant içmek için Meclise geldiğinde muhalefet milletvekilleri ayağa kalkmadı ve alkışlamadılar.

 

Başbakan Şükrü Saraçoğlu istifasını verdi, yerine 6 Ağustos’ta Recep Peker atandı. Hükümet programı, 14 Ağustos’ta Meclis’te okundu. Programda; ekonomik alanda devletçiliğe bağlı kalınmakla birlikte liberal görüş ve tedbirlere doğru bir eğilim sezilmekteydi.

 

Yeni hükümet, bozulan ekonomik dengeyi yeniden kurmak için “7 Eylül Kararları” diye tarihe geçecek olan bazı kararlar aldı. Bu kararlarla primli ikili kur uygulaması kaldırılarak doların değeri 1 Lira 80 Kuruştan 2 Lira 82 Kuruşa düşürüldü. Türk Lirası yabancı paralar karşısında % 116 oranında değer kaybetti. Aslında bu kararların esası “serbest rekabet yolu ile iç fiyatları dünya piyasası fiyatlarına uydurmak ve böylece ekonomiye istikrar verip barış devri koşullarını sağlamaktı.” Ancak Türk lirasının değerinin düşürülmesi fiyatların hızla yükselmesine sebep oldu. Ayrıca maaşlar ve işçi ücretleri aynı kaldığı için dar gelirli grupların yaşam seviyesini iyice düşürdü. Bu durum hükümete karşı halkın hoşnutsuzluğunu arttırdı.

Muhalefet alınan kararları şiddetle eleştirdi. Muhalefete göre; alınan kararlar zamansızdı. Çünkü dünya piyasalarında ihraç mallarına karşı talep artmaktayken Türk Lirasının değerinin düşürülmesi fiyatların yükselmesine yol açacak, ithalat zorlaşacak ve ithal malları fiyatları zaten yüksekken daha da artacaktı. Bu durum ise “üretim araçlarımızı dışarıdan aldığımız için sanayi kalkınmamızı baltalayacaktı.

 

Türk parasının devalüe edilmesinden bir hafta sonra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın açıklamasına göre; bankanın kasasında 210,5 ton altın ve 123 milyon liralık döviz vardı. Bankanın aynı tarihte 34 milyonluk döviz taahhüdü olduğu da düşünüldüğünde 14 Eylül 1946’da altın ve döviz mevcudunun toplam tutarı 270 milyon dolar ediyordu.

 

7 Eylül 1946 Kararları”ndan bir buçuk yıl sonra 20 Mart 1948’de Merkez Bankası verilerine göre; Bankanın kasasında 151,8 ton altın ve 198 milyonluk dövizi vardı. Bu tarihteki 91 milyonluk döviz taahhüdünü hesaba katıldığında döviz mevcudunun toplamı 210,5 milyon dolardı. Görülüyor ki devalüasyondan sonra Türkiye’nin ihracatı tahmin edildiği kadar gelişememiş, buna karşılık ithalatı büyük meblağlara ulaşmış ve bir buçuk yıldan daha az bir sürede altın ve döviz stoğu  % 22’lik bir azalma göstermişti. Konuya biraz yakından bakıldığında Türkiye’nin uluslararası ödeme aracının % 22 oranında bir azalma göstermesi yanında döviz stokunun “kuvvetli döviz” oranının azalıp zayıf döviz oranının  (özellikle sterlin) arttığı anlaşılmaktadır.

 

Bunun sebebi 1947 ortasında serbest döviz vasfını kaybeden Sterlin’e Türkiye’nin resmi paritesi (1sterlin = 4.03 dolar) üzerinden kıymet biçmeye devam etmesidir. Türk hesabında olan İngiliz liraları bugün dünya piyasasında 3 Dolar (yani 840 kuruş) ettiği halde Merkez Bankası bunları Hükümetin direktifi ile 1128 kuruştan almaya devam etmektedir.

Bu durumda Türkiye’nin ihracatı pahalı döviz durumunda bulunan Sterlin’e kaymış, ithalatı ise ucuz ve serbest döviz vaziyetini muhafaza eden Dolar’a meyletmiştir.

 

7 Eylül 1946 Ekonomik Kararlarından sonra; ithal malları ortadan kayboldu. İhraç mallarının fiyatları hızla arttı. Bazı firmalar 48 saat içerisinde üret,c,den eski fiyatla mal satın alarak büyük karlar elde ettiler. Halk telaşa düştü ve ne yapacağını bilemedi. Sanayi Bakanı Tahsin Bekir Balta kararları destekleyen bir açıklama yaptı. Sonra çok önemli bir tedbir gibi kahve satışları Tekel’den alınarak serbestçe satılmasına karar verildi. Ekmekte karne usulü kaldırıldı. Ziraat Bankası altın satışına başladı. Serbest dövizle yapılan ithalat siparişleri ihtiyacın üzerinde olunca ihraç mallarına müşteri bulunamadı. Türk parasının değeri daha da düşmeye başladı. Sümerbank fiyatlar düşsün ve halk ucuz mal alabilsin fiyatları düşürünce karaborsacılar bu malları alıp daha sonra yüksek fiyatla satmaya başladı.

 

Artan fiyatlar karşısında hükümet memur maaşlarına zam yapma kararı aldı. Ticaret ve Ekonomi Bakanları da yurt gezisine çıkarak halkı yatıştırmaya yönelik konuşmalar yaptılar. Hükümetin memur ve subayların maaşlarını arttırma tasarısı daha Meclise gelmeden yeni bir zam tasarısını Meclise sundu. Daha maaş zammı yapılmadan, fiyatlar yeniden yükselmeye başladı. Özellikle gıda fiyatlarındaki artış çok yüksekti. Bunun üzerine İTO Maliye Uzmanlar Kurulu, 7 Eylül Kararlarından olumlu sonuç alınabilmesi için bir dizi önerilerde bulundu. Bu öneriler; “Devlet inşaatlarının durdurulması ve üç yıl inşaat yapılmaması, gümrük vergilerinin yükseltilmesi, maaşlara zam yapılmaması fakat maaşlardan alınan vergilerin kaldırılması, devletçe üretilen ve yapılan malların fiyatlarının ucuzlatılması, rasyonel çalışma ile maliyetlerin düşürülmesi, özel inşaatların teşvik edilmesi ve bu inşaatlardan bir süre vergi alınmaması, son olarak da yeni inşaatta kiraların serbest bırakılmasıydı.

 

Başbakan Recep Peker, ihracat mevsiminin bitmesinden sonra fiyatların ucuzlayacağını belirtse de bu açıklamasından hemen sonra arazi vergilerine zam yapılması kararlaştırıldı. Yeni gümrük vergileri uygulanmaya başlayınca ithal mallar karaborsaya düştü. Bu dönemde en çok “Et fiyatları” arttı. Hayat pahalılığı çekilmez ve dayanılmaz hale geldi. Ticaret Bakanı Tahsin Bekir Balta, 1947 yılı Bütçe görüşmeleri sırasında sanki başka bir ülkede yaşıyormuş gibi; “Halk bu tedbirlerden fevkalade memnundur” dedi.  



Bu yazı 22578 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI