Çanakkale'nin Kirazlı bölgesinde Kanadalı bir firma ve yerel ortağının hukuki süreci beklemeden 195 bin civarında ağacı kesmesinin ortaya çıkması sonucunda Çanakkaleli vatandaşlarda çevre hassasiyeti beraberinde tepkileri getirdi. Özellikle CHP Çanakkale Milletvekillerinin öncülüğünde TBMM'ye sunulan Kazdağları Araştırma önergesinin AKP ve MHP oylarıyla red edilmesi, bu araştırma önergesi görüşmelerinde AKP Çanakkale Milletvekilleri Bülent Turan ve Jülide İskenderolu'nun açıklamaları tepkinin yanında öfkeyi de arttırdı. Cuma günü bir araya gelen Çanakkaleliler Kazdağları'ndaki siyanürlü Altın Madencilerine öfkeliydiler.

ALTIN MADENCİLERİ İLE KARAR VERİCİLERE BÜYÜK ÖFKE!

Çanakkale'de artan Termik Santral, RES ve Altın Madenciliği faaliyetleri nedeniyle doğanın yok edilmesi, ağaçların adeta katledilmesi, tüm bu süreçlerde hukuki mücadele sürerken yetkililerin katliamlara göz yumması başta Çanakkale Belediyesi olmak üzere Çevrecileri harekete geçirdi. Kirazlı bölgesinde altın madenciliğinin almış olduğu ÇED Raporu'nun yerel bilirkişilerden oluşan heyet tarafından değerlendirilmesi Danıştay kararı ile yeniden görüşülmek üzere iptal edilirken, bu esnada bölgede ağaç katliamının daha da artması tepki çekti.

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCILARI VE EMARCEB ENCÜMENLERİ MADEN SAHASINI İNCELEDİ

Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği(EMARCEB) Encümen Toplantısının Çanakkale'de yapılacak olması sebebiyle gelecek heyete çevre katliamının büyüklüğünü göstermek üzere Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan'ın talimatıyla hazırlıklar yapıldı. 19 Temmuz 2019 Cuma günü Çanakkale'ye gelen EMARCEB encümenleri ile Kirazlı-Balaban maden sahasına inceleme gezisi düzenlendi. İnceleme gezisine CHP Genel Başkan Yardımcıları Orhan Sarıbal, Gülizar Biçer Karaca, Muharrem Erkek'in yanı sıra Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, EMARCEB Başkanı ve Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, EMARCEB Çevre Komisyon üyeleri, Belediye Başkanları ile çok sayıda çevre örgütü temsilcileri katıldılar.

"ÇANAKKALE TERMİKÇİLERİN VE MADENCİLERİN TECAVÜZÜNE UĞRAMIŞTIR"

Gördükleri çevre katliamı karşısında şaşkınlıklarını gizleyemeyen heyete Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve yardımcıları tarafından bilgilendirme yapıldı. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan burada basına yaptığı açıklamada; "Burada herkes bu katliamı görsün istiyoruz. Gerçekten de şu anda göremediğimiz, gösteremediğimiz alanlarda büyük katliamlar yapılacak. Birkaç gün sonra burada işletme çalışma başlarsa bu tepenin yok olduğunu göreceğiz. Bu tepelerin yok olmasının ötesinde karşıdaki gördüğümüz alanda maden cevherinin olmadığı toprak ve cevher alanı olan toprak, en sonda da siyanürle zehirlenmiş toprak orada kalacak. Bu bölgeye sadece bir ormanlık alan olarak bakmamalıyız. Burası aynı zamanda bölgemiz için son derece önemli bir ekosistemdir. Bu ekosistem bu bölgenin, sadece Çanakkale'nin değil, Biga yarımadasının, hatta Midilli ve Gökçeada'nın su kaynağı üzerinde bulunuyoruz. Hemen karşımızda ise iki tane termik santrali ve bu santrallerin bacalarından sızan zehirli gazları görüyoruz. Çanakkale yöresi bu termik santralcilerin ve siyanürlü altın işletmecileri sonrasında da diğer madencilerin tecavüzüne uğramıştır. Bu kadar harap edilen ve katledilmek istenen başka bir yöre Türkiye'nin hiçbir yerinde yok. Biga yarımadası gibi bir alanda böyle bir tavırla karşı karşıyayız" dedi.

"BÖLGE BİR AN ÖNCE MİLLİ PARK İLAN EDİLMELİDİR"

Bölgenin Balıkesir Milli Park Alanına yakın olmasına dikkat çeken Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, "Bu dağların hemen arkası ise Balıkesir il sınırları içerisindedir ve o bölge Milli Parktır. Oranın Milli Park olması ve burasının bu şekilde tarumar edilmesini siyasetçilerimizin dikkatine sunuyorum. Orada böyle bir katliam yapamazsınız ama burada maalesef her türlü katliama göz yumuluyor, izinler veriliyor. Bu Şahinli köyünde başladı, şimdi Balaban-Kirazlı bölgesinde devam ediyor. Kazdağları sadece Çanakkale veya Türkiye'nin değil dünya mirasıdır. Nasıl buranın öbür tarafı Balıkesir'e ait ve Milli Park alanı ilan edilmişse, korunuyorsa, burası da Milli Park sınırına alınmalıdır" önerisinde bulundu.

"ÇED RAPORUNDA BİR SAHTEKARLIK VAR DEMEK Kİ.."

Altın madencisi firmanın yaptığı ağaç kesim izni içerisinde 45 bin dolayında ağaç olduğunu fakat şirketin 195 bin dolayında ağaç kesilmesi sonrası bürokratların açıklamalarını kamuoyu ile paylaşan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; "Burada maalesef başka bir katliam ile de karşı karşıyayız. ÇED Raporunda 45 Bin ağaç kesileceği ön görülüyor. Fakat ÇED Raporunda öngörülen rakamın 4 katı kadar yani 190 Bin'den fazla ağaç kesilerek yok edilmiştir. Bunu ilgililere söylediğimizde Orman Bölge Müdürünün ifadesi şudur; 'Biz ağaç adedi bildirmeyiz, alan bildiririz'. Tamam o zaman demek ki ÇED Raporunda bir sahtekarlık var. ÇED Raporunda belirtilen alanda kaç ağaç olabileceğinin hesap edilmiş olması gerekirdi. Hesap edilmemiş, hep bir kandırma, kandırılma. Çanakkale halkı acaba uyutulabilinir mi? Tepki göstermez nasıl olsa bu insanlar düşüncesiyle bu noktaya kadar geldik" dedi.

BİNLERCE VATANDAŞ TEPKİ VE ÖFKESİNİ PANKARTLARLA GÖSTERDİ

Kirazlı Bölgesinde yapılan ağaç katliamı, bölgede yapılacak olan altın işletmeciliğinin siyanürle yapılacak ve bu siyanürlü ayrıştırma işleminin de Çanakkale'nin tek içme su kaynağı Atikhisar Su Toplama havzasında olmasına bir süredir Çanakkale Çevre örgütleri ve Belediye Başkanlığınca dikkat çekiliyordu. Artan tepkiler üzerine CHP Çanakkale Milletvekilleri Muharrem Erkek ve Özgür Ceylan harekete geçtiler. İki vekilin önerisi ile toplanan imzalar TBMM Genel Kuruluna verilerek bölgede yapılacak olan altın madenciliği ve termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına vereceği zararların araştırma önergesi AKP ve MHP oyları ile red edildi.

"İKTİDAR SAHİPLERİ KÖR, SAĞIR DİLSİZ.. SANKİ BAŞKA GALAKSİDELER"

İskele Meydanın toplanan vatandaşlara ilk olarak hitap eden EMARCEB Başkanı ve Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan yaptığı konuşmada; hukuki sürecin devam ettiğine dikkat çekerek; vatandaşları yaşam alanlarını, çevreyi ve su kaynaklarını koruma konusunda dikkatli olmaya davet etti. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise yaptığı konuşmada; "Sevgili dostlar, değerli mücadele yoldaşlarım yıllardır, el ele verdiğimiz bir mücadele var; mücadelemiz; Yaşam kaynaklarımıza sahip çıkmak, çocuklarımızın, torunlarımızın gözlerinin içine bakabilmek, Atalarımızdan bize kalan mirası yedirmemek, bizden sonraki kuşaklar da binlerce yıl doğanın nimetleriyle barış içinde yaşasın diyedir. Artık herkesin bildiği bir gerçek var; Biga Yarımadası ve Kaz Dağları son yıllarda yoğun maden arama faaliyetlerine açılmış, daha doğru bir tanımla kurban edilmiş bulunmaktadır.  Bu yapılanlara faaliyet demek doğru değildir, bu yapılanlar düpedüz tacizdir, tecavüzdür. Yıllardır verdiğimiz eylemsel ve hukuki mücadeleye karşı karar vericiler, iktidar sahipleri; kör, sağır, dilsiz. Sanki bu topraklar başka bir galakside, onları hiç ilgilendirmiyor" diyerek AK Partili Çanakkale Milletvekilleri Bülent Turan ve Jülide İskenderoğlu'na tepki gösterdi.

"BİZLERİ YÖNETENLER, AÇIKÇA ANAYASAL SUÇ İŞLEMEKTEDİR"

Türkiye Cumhuriyet Anayasasında "Anayasamız “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” ifadelerine atıf yapan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; "Vatandaş ödevini yerine getirmiş burada, direniyor. Devleti de bir an önce görevini yapmaya davet ediyoruz. İş geldi, geldi; içtiğimiz, topraklarımızı suladığımız, ana ve tek içme su kaynağımız Atikhisar’a kadar dayandı. ağacıyla, suyuyla, toprağıyla, börtü, böceği, kurdu, kuşuyla bir ekosisteme tecavüz ediliyor. Ne için? Üç kuruşluk altın için. İnsan ve diğer tüm canlıların yaşamı için olmazsa olmaz kıymetlerden daha mı değerli bu altın?" dedi.

"GEREKİRSE BU UĞURDA ÖLÜP KAZ DAĞLARINA GÖMÜLECEĞİZ…"

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan çevre mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini ise şu sözlerle ifade etti; "Dünyada da ki bütün büyük balıklar, küçük balıkları yutarak beslenir, kolay lokma olmamak için sonuna kadar direneceğiz, gerekirse bu uğurda ölüp kaz dağlarına gömüleceğiz. Sevgili Dostlar, Değerli Yaşam Savunucuları; Deniyor ki; Kaz Dağlarının yerüstü zenginliklerinin dışında bir de yer altı zenginliği varmış. Tonlarca altının üzerinde yaşıyormuşuz meğer, üstündeki ağaçtan, topraktan, sudan, floradan, faunadan daha da önemliymiş üstelik bu altın. Altın, para, milli servet bunlar elbette güzel şeyler, kim istemez böyle bir zenginliği? Ancak bu altın, o yemyeşil, bereketli topraklardan nasıl çıkarılıyor, çıkarıldıktan sonra geride neler bırakıyor ona bir bakmak lazım. Başta bölgeden tüm ağaçlar temizleniyor, daha acı bir dille tarif etmek gerekirse katlediliyor; bugün Kirazlı ‘da olduğu gibi. Madenin çıkarıldığı toprak, ayrıştırma işlemi için siyanürle tanışıyor, toprak ve su zehre bulanıyor; tıpkı gelecekte Kirazlı ’da olacağı gibi.  Siyanürle altın cevheri işlemenin ne demek olduğunu ve ne gibi sonuçlar doğuracağını bu mücadele için iyi bilmek gerekiyor" dedi.

"AYNI GEMİDEYİZ.. TEHLİKE KAPIYA DAYANDIĞINDA HEPİMİZ EŞİT ZARAR GÖRECEĞİZ"

Termik Santraller ve Altın Madenciliğinin insan, sınıf, ırk ayrımı gözetmeksizin herkesin eşit derecede zarar göreceğine dikkat çeken Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; "Ağaçları kesmek için kimler, nasıl izin vermiştir? İzin verdikleri 45.000 ağacın yerine 195.000 ağacın kesilmesine nasıl göz yummuşlardır? Geceleri nasıl rahat uyuyorlar, çocuklarının gözlerinin içine nasıl bakıyorlar? Telafisi mümkün olmayan bu duruma seyirci kalanların, bu madencilik faaliyetinin zararları olmadığını iddia eden aklı evvellerin hiç mi vicdanı yoktur? Yıllardır farkına vardırmaya çalıştığımız tehlike, kapıya dayandığında bundan hepimiz eşit zarar göreceğiz. Aynı gemideyiz unutmayın, bu işten kimse karlı çıkmayacak, karlı çıkacaklar sadece, çok uzaklardaki yabancı şirketler olacak. Biz insanlar evrenin en zeki yaratıkları olarak çevremize ve dünyaya en büyük zararı yine biz veriyoruz. Yaşanan bu sürece dur denmezse bize emanet olan bu tarih ve doğa ellerimizin arasından kayıp gidecek. Yaşamak için en ideal kentler sıralamasında göğsümüzü kabartan Çanakkale, yaşanmaz bir kent olacak. O zaman da turizmden, tarımdan, gelişmeden, üniversiteden bahsetmek çok yersiz ve gereksiz olacak. çünkü yuvamız bozulacak. Kaz dağları Enkaz dağları, Atikhisar Atıkhisar olarak tarihe geçecek, sorumluları da bu dönemde bu ülkeyi yönetenler, söz sahibi karar vericiler ve sessiz kalanlar olacaktır"dedi.